Gönül Dağı teklifiyle karşılaştığım an içimde hızla çarpan bir nabız hissettim. Uzun yıllardır izleyiciyle buluşan bu dizinin yolculuğunu uzaktan takip etmek bana özel bir heyecan yaşattı; çünkü hikayelerin samimiyeti ve oyuncu ekibinin doğallığı dikkatimi hep çekmişti. Teklif geldikten sonra aklımda beliren ilk düşünce, bu projeye katkı sunabileceğim yönündeydi; sonrasında ise bu eşsiz deneyimin bir parçası olmak için duyduğum heyecan daha da büyüdü.
Çetin karakteri, dışarıdan bakıldığında maceracı ve para peşinde koşan biri gibi görünse de aslında derinlerde saklı bir arayış taşıyor. Babasının sevgisini ve rehberliğini yeterince görememiş olmak, onu sürekli hareket halinde tutan bir motivasyon haline getiriyor. Miras meselesi bu içsel çatışmanın bir yansıması: manevi ve maddi yükler peşinden koşuyor. Bu katmanı mizah ve enerjisiyle dengelerken, gösterdiği duygusal derinlik beni tamamen etkiledi.
Çetin’in içsel çatışması ve mizah arasındaki denge, sadece rolü zenginleştirmekle kalmıyor; aynı zamanda benim için de oyunculuk açısından öğretici bir deneyim sunuyor. Duygularını içe gömen bu karakterin, aslında duygusal olarak kırılgan ve hassas yönleri var; bu da bana daha çok oynamak için alan sağlıyor. Benzer yönlerimiz olduğunda, hayatı tadını çıkaran ve spontane bir tarafım olsa da sorumluluklarım konusunda daha dengeli olduğumu görüyorum.
Gönül Dağı’nda yer almak, izleyiciyle kurulan bağın büyüklüğü nedeniyle doğal bir sorumluluk taşıyor. Uzun soluklu bir hikâyeye katılmak, sahnede ve sette gösterilen özveriyi korumayı gerektiriyor. Sivrihisar’daki çekimler, Anadolu’nun sıcaklığı ve doğasının projeye kattığı enerjiyle rolümü besliyor ve motive ediyor.
Bu projeye katılmaktaki en güçlü ikna unsurum, Çetin’in çok katmanlı yapısı ve mizahın altında yatıp duran duygusal zenginlik oldu. Ayrıca Erdal Özyağcılar ve Bülent Şakrak gibi usta isimlerle çalışma fikri, bana büyük bir onur ve güven veriyor. Anadolu’nun kültürü, köklerimize bir selam gibi; projeye anlam katan en önemli öğelerden biri haline geliyor.
Gönül Dağı’nın başarısının sırrını, samimiyet ve içtenlikle bağlıyorum. Hikâyelerin izleyicinin kendi yaşamından parçalar taşıması, projeyi onlarla güçlü bir bağa oturtuyor. Ekip arkadaşlarımın profesyonelliği ve özverisi de bu başarının ayrılmaz bir parçası. Setteki uyum ve karşılıklı saygı, çekimlerin akışını doğal kılıyor ve performanslar üzerinde olumlu etkiler yaratıyor.
İlk tepkilerse, Çetin’in başlangıçtaki yaramaz tavrını gördükten sonra zamanla içindeki insani yönün fark edilmesiyle şekillendi. Sosyal medyada en çok güldüren yorumlardan biri, Gedelli’ye New York havası getirmen oldu; bu tür geri dönüşler, rol ve kişinin yolculuğunu izleyiciyle buluşturmanın verdiği tatminle beni mutlu ediyor.
Gönül Dağı’ndaki enerji, setteki ekip uyumuyla pekişiyor: Erdal Özyağcılar ile sahneler, Berk Atan ve Semih Ertürk arasındaki kahkahalar, Bülent Şakrak’ın her anı eğlenceye dönüştürmesi ve Gökçe Akyıldız’la kurduğumuz iletişim, çekimleri daha doğal kılıyor.
Kişisel yaşamıma bakarsam, sakin bir tempo ile keşfetmeyi seviyorum; New York gibi şehirler bana yeni ufuklar açıyor ve ilham veriyor. Ailem her zaman destek oldu; anne-mum ile babam, tutkuyla yaptığım işe güvenlerini ve rehberliklerini eksik etmiyorlar. İkiz kardeşimin farklı yolu seçmesi ailemizi zenginleştirdi ve bu çeşitlilik beni güçlendiriyor.
İstanbul dışındaki yaşam hayalim için New York, gelecekte birlikte üretmeyi ve paylaşmayı arzuladığım bir sahne oldu. Türkiye ve uluslararası projeler arasında köprü kuracak işler üreterek genç yeteneklere yol açmayı hedefliyorum. Özellikle Mehmet adında bir film projesi ile Ezgi Cohen ve David Beck ile yürüttüğümüz çalışmalar, sınırları aşan bir anlatımı hayata geçirmek için kilit bir adım olarak duruyor.
Gönül Dağı macerasına dahil olmak, dizinin içten ve samimi atmosferiyle buluşmak anlamına geliyor. Teklifi duyduğum anda kalbim hızla atmaya başlamıştı; uzun zamandır yakından takip ettiğim bu projenin bir parçası olmak, bana hem duygusal hem de kariyer anlamında yeni bir dönüm noktası hissi veriyordu.
Çetin karakteri, dışarıdan bakıldığında macera peşinde koşan ve bazen vurdumduymaz görünen bir genç olarak algılanabilir; ancak yeni keşfedeceğiniz yönler, onun içsel arayışını ve babasından beklediği sevgiyi tam anlamıyla yansıtan bir hikâye taşıyor. Miras konusunun bu arayışla nasıl örtüştüğünü görmek, oyunun ışığında karakteri zenginleştiriyor. Mizah ve enerjiyi, derin duygularla dengelemek ise bu rolü daha alımlı ve çok katmanlı kılıyor.
Benim için tekil bir fark, Çetin’in yüzeydeki enerjisini, iç dünyasında sakladığı kırılganlıkla birleştirmesi oldu. Benzer enerjiyi hissettiğim her rolde, bu çift yönlülük bana sahnede geniş bir alan sunuyor. Gönül Dağı gibi çok sevilen bir yapımda, izleyicinin beklentisini karşılamak için disiplinli ve özenli çalışmak benim için büyük önem taşıyor.
Eskişehir ve Sivrihisar’da çekimlerin getirdiği atmosfer, projeyi besleyen bir başka karakter gibi. Anadolu’nun sıcaklığı ve gerçekçi dokusu, sahnelerin doğal akışını destekliyor. Böyle bir ekiple çalışmak, benim için profesyonel olarak büyük bir deneyim.
Rolü kabul etmemdeki ana etken, Çetin’in çok katmanlı yapısı ve mizahın altındaki duygusal derinlik oldu. Ustalarla çalışmak bana ilham veriyor ve setin enerjisini daha da güçlendiriyor. Anadolu’nun kültürü, projenin temel taşlarından birine dönüşüyor ve bu da seyirciyle kurulan bağı güçlendiriyor.
Gönül Dağı’nın sırrı hakkında ise; samimiyet ve içtenlik yadsınamaz bir unsur. Hikâyelerin izleyiciyle kurduğu kişisel bağ, ekibin özverisiyle birleşince bu proje kendini uzun ömürlü kılıyor. Setin sıcak atmosferi, ekip içindeki uyum ve birbirine duyulan saygı, çekimlerin doğal akışını destekliyor.
Kendi hayatıma bakınca, sakin ama hareketli anları dengelemeyi seviyorum; New York gibi şehirler bana yeni perspektifler kazandırıyor. Ailemin desteği, tutkuyla ilerlememe olanak tanıyor; onlar, her adımda yanımda oldular. Ayrıca kariyerimdeki en gurur verici anlardan biri, profesyonel yolculuğumun her aşamasını değerli kılan deneyimler oldu.
Gelecek için hedeflerim arasında, hem Türkiye’de hem de uluslararası alanda köprüler kuran projeler üretmek var. Kendi yazdığım fikirleri sahneye ve perdeye taşıyarak farklı kültürlerden insanları ortak bir duyguda buluşturmak, uzun vadeli vizyonumdur. Mehmet adlı film projesiyle Ezgi Cohen ve David Beck ile birlikte yeni bir etki yaratmayı planlıyoruz; bu proje, sınırları aşan hikâyeler anlatma arzusunun somut bir adımı olacak.
Gönül Dağı ile olan bağım, geçmişteki çalışmalardan beri büyüyen bir inancı simgeliyor: Samimiyet, izleyiciyle kurulan güvenli bir ilişki oluşturur. Bu projeye katılma kararım, ekibin sahiciliğini ve hikâyelerin ortak paydasını derinleştirmek için atılan önemli bir adımdı.
Çetin karakteri, başlangıçta bir maceracı olarak görünse de altında yatan duygular, beni karakterin içsel dünyasına götürdü. Babasının sevgisini yeterince hissetmemiş olması, onun hareketli yaşamını ve arayışını şekillendiriyor. Miras ve değerler üzerinden kurulan bu çatışma, oyunculuk açısından bana büyük bir çalışma alanı sunuyor.
Çetin’in mizahı ve enerjisi, duygusal kırılganlığıyla birleştiğinde, rolü sadece göz alıcı bir görüntüye dönüştürmüyor; aynı zamanda derin bir insan hikâyesi olarak da büyütüyor. Benzer yönlerimizin olmasının verdiği rahatlık, sahnede kendimi daha özgür hissetmemi sağlıyor.
İzleyiciyle kurulan ilişki, bu projeyi sürdürmenin en büyük motivasyonu. Anadolu’nun sıcaklığı, dizinin atmosferine kazandırdığı gerçeklik ile birleştiğinde, çekimlerdeki enerji doğal olarak çoğalıyor.
Rolü kabul ederken beni en çok etkileyen şey, Çetin’in katmanlı yapısı ve mizahın altında saklı duyguların derinliği oldu. Aynı zamanda Erdal Özyağcılar ve Bülent Şakrak gibi deneyimli isimlerle çalışmak, benim için büyük bir değer taşıdı.
Gönül Dağı’nın başarısının sırrı, izleyiciyle paylaşılan samimiyet ve içtenlikle ilişkilidir. Ekip arkadaşlarımın profesyonelliği ve işine duyduğu bağlılık da bu başarının temel taşları arasında yer alıyor.